Kolay ve Hızlı Dürüm Döner (fak yu Aspava)

2 yorum















Efendim herkeşlere mutlu, huzurlu ve keyifli bir yıl dilerim. Umarım yılbaşında giydiğiniz kırmızı don hiç çıkmaz. Ya da çıksa mı acaba bilemedim şimdi. Neyse donunuzla ilgili alacağınız kararların hayırlı olması dileği ile hepi niv yiır olsun.







Başlıkta neden Aspava' ya sövdük? Şimdi biliyorsunuz caanım Ankara' mızın bir markası, hatta bir kültürüdür Aspava' lar. Peki İstanbul' da var mıdır? Tabi ki hayır! İstanbul' da kabaca iki milyon Sivas' lı yaşamakta. Peki ben bu yazıyı yazarken hedef kitlem kim? Ankara' lılar. O halde Sivas' ın konuyla alakası var mı? Hayır! Peki ben madem İstanbul ' da kaç milyon Ankara' lının yaşadığını bilmiyorum, bu durumda ne bok yemeye istatistik vermeye çalışıyorum? İşte bunun cevabı da benim denyo olmamdan kaynaklanıyor kıymetli okurlar.

Aspava' ların bir yemek kültürü olduğundan bahsetmiştik. Aslında düşününce çok çok lezzetli bir şey sunmuyorlar bize. Fakat Ankara' nın gece yaşamının değişmez bir figürü kendileri. Diğer bir figür ' de krema ile kaplanmış Rus kızlar. Yani bence olmalı. Her neyse.

Uzun yıllar Esat' ta oturduğum için ana besin kaynaklarımdan biri oldu. Bahsettiğim dönemde şimdi ki gibi masanıza elli bin çeşit şey gelmiyordu. İstediğiniz dürümün yanında sadece cacık ve yemek sonrasında uzun malboro ikram ederlerdi. Zamanla aralarında ki rekabetin bokunu çıkarıp masaya krema ile kaplı garson getirmeye bile başladılar. (ne dilediğinizi iyi vurgulayın arkadaşlar, kremaya odaklandığınız da böyle oluyor)

Tabi ki bu ikramların adı ikram ama bir şekilde kar-maliyet hesabına girdiler ve iki kuruşa yediğiniz şey bir an da masadan, iki kişi yüz liralık hesapla kalkmanıza yol açtı. Benim gibi İstanbul ' da yaşayan Ankara' lılar için burada bir Aspava açılmadığından; ben de bu dürümü evde yapmaya karar verdim. Herkesin verdiği şu gereksiz bilgiyi de vermemek olmaz; Aspava' nın açılımı " Allah, sağlık, para, afiyet versin. Amin" dir. Şimdi hedefim açılımı üç kulhü bir elham ya da felak- nas olan bir dönerci açmak.

"Lafı çok uzattın Korhan" dediğinizi duyar gibiyim. Ara ara sesler duyuyorum ben böyle. En son demin "Git Adana' ya, Adana pavyon sarısı saçı olan üç tane tombalak kız bul, Arap izdivaç programı yapıp, paranın gözüne vur" diyordu.

Malzemeler:

Lavaş İçin:

3 Su Bardağı Un
1 Tatlı Kaşığı Kuru Maya
3 Çay Kaşığı Tuz
1 Çay Kaşığı Şeker
1 - 1.5 Bardak Su

Sos İçin:

Yarım Çorba Kaşığı Tereyağ
1 Çorba Kaşığı Domates Salçası
1 Çay Kaşığı Tuz
1 Adet Küp Şeker
1 Bardak Su

İçi:

1 Paket Hazır Dana Döner (300 Gram olan dürüm adedi ile tam geliyor)
1 Orta Boy Soğan


Hadi seri gidiyoruz. Su' da kuru mayayı çözelim. Yaklaşık on dakika kadar bekleyelim. Üzeri böyle göz, göz yok baloncuk, baloncuk olacak. Sonra Lavaşın bütün malzemesini karıştıralım ve güzelce yoğuralım. Adettendir; hamur kıvamı organa benzetilir. Buruşmuş emekli albay pipisi kıvamına gelene kadar. Ahahahah. Lan bunu yazdım da; "buruşmuş albay pipisini nerde gördün?" diye sormazsanız sevinirim. Görmedim de zaten. Aman iyi be kulak memesinden az sert olacak. Nemli bir bez örterek en az bir saat dinlendirin hamuru.

Sos için küçük bir tava ya da sos tenceresinde tereyağını eritin. Kokusu güzelce çıksın. Daha sonra salçayı ekleyin ve güzelce kavurun. Sonra suyu ve şekeri ekleyip biraz daha pişirelim. En son tuzunu da ekleyip kapatalım.

Hazır dönerler pişmiş olur ama o aslında bir hızlı ön pişirmedir. Siz tavaya biraz yağ koyup döneri tekrar bir çevirin.

Küçük bezeler haline getirdiğimiz hamuru unladığımız tezgahta merdane yardımıyla inceltelim ve lavaş boyuna getirelim. (merdane demesem napacaktın kim bilir?) Yağsız bir teflon tava da ya da sac üzerinde pişirelim. Pişirdikten sonra sıcak, sıcak görüntülerine bakıp şeytana uymayalım. (sadece 1 tanesini yidim) ( sekiz adet çıkıyor)

Ha bu arada bu, çok çabuk kuruyan bir lavaş olacak. Pişirdiklerinizi üzerine havlu örterek, hava almadan muhafaza edebilirsiniz.

Sonra lavaşımızı alalım. Döner ve piyazlık kestiğimiz soğandan biraz koyalım, üzerinde sos gezdirelim.

Dürüm haline getirelim ve bir fırın kabına alalım. Kabın altını tereyağ ile yağlarsanız dürümleriniz çok daha lezzetli olacaktır. 180 derece fırında 5 dakika kadar bekletelim. Afiyetler olsun..









Kadınbudu Köfte

0 yorum


Tuvalete girdim, donu sıyırdım ve donumun üzerinde ki "made for Morocco" yazısını okudum. İsyankar bir yapım var, ota boka isyan ederim ve bu durum da oldukça kanıma dokundu! Koton ne hakla Fas için ürettiği donu bana giydirebilirdi ki? Ben Fas'lı mıydım, ya da ne bileyim Fas' lı gibi görünen bir Tunus' lu muydum? Elim ayağım titreyerek klozetten kalktım, evet sağlık için oturarak işiyorum, gerçi başta hangisi için tuvalette olduğumu belirtmemiştim ama neyse, konu netleşmiş oldu.




Hırsla donumu çektim ve etikette aslında "made for comfort" yazdığını gördüm.

Bir yere bağlamayacağım, sadece anı olarak anlattım. Bu arada ben bu yemeğin yapılış aşamasını fotoğraflamayı unutmuşum ya gııı.

Malzemeler:

Yarım kilo kadar dana kıyma

Bir çay bardağı pirinç

1 na böyle yumruğum kadar soğan

1 adet yumurta

1 tatlı kaşığı karabiber

1 tatlı kaşığı nane

1 tatlı kaşığı toz kırmızı biber

2 tatlı kaşığı tuz

Kızartmak İçin:

Un

Yumurta

Galeta Unu

Mal değilsindir, kızartmak için sıvı yağ gerektiğini tahmin edersin.

Yapılışı:

Başlamadan önce kıymamızı ikiye bölelim. Yarısını ayırıp diğer yarısını kavurup sokak hayvanlarına verelim. Daha sonra gidip 250 gram kadar daha kıyma alalım çünkü sokak hayvanlarına verdiğiniz yemek için de gerekiyordu. Soğanı minik, minik doğrayıp az sıvı yağ koyduğumuz tavaya alalım. Bu arada yıkayıp süzdüğümüz pirinci de tuzlu suda haşlayalım. Azıcık renk değiştiren soğana kıymayı ekleyelim ve kavuralım. Pişmesine yakın baharatların yarısını ekleyelim ve altını kapatıp soğumaya bırakalım.

Genişçe bir kaba çiğ olan kıymayı ve haşlanmış pirinçleri ekleyelim. Daha sonra soğumuş olan kıymamızı da buna karıştıralım. Baharatların kalanını ve 1 adet yumurtayı da ekleyip elimizle güzelce yoğuralım. Başka yerinizle yoğurmak gibi bir yeteneğiniz varsa bunu ev de harcamayın. Ne bileyim dilinizle yoğurabiliyorsanız bir havuz kanalına, ayağınızla yoğurabiliyorsanız şarap fabrikasına, şeyinizle yoğurabiliyorsanız.. Neyse.

Yoğurduğumuz karışımı 1 saat kadar buz dolabında bekletelim. Daha sonra normal köfteden biraz daha hacimli olacak şekilde şekillendirelim. 'şekil' kelimesini aynı cümlede iki kere kullanmayalım, çirkin gözüküyor. Bu arada bu karışıma dere otu da ekleyebilirsiniz, evde ki kapçık ağızlı yemediği için ben koyamıyorum.

Daha sonra köftelerimizi un, yumurta, galeta unu sırasına uyarak paneleyelim ve kızmış olan sıvı yağda kızartalım.

Afiyet olsun ballı çöreklerim..

Zeytinyağlı Pırasa

3 yorum




Nasılsınız biriciklerim? İyi ve keyifli misiniz? Yoksa tüm Dünya' ya trip atan ergen kız havasında ki Devlet Bahçeli gibi misiniz?


Dergiye yazmaya başladığımdan beri burayı ihmal ettiğimin farkındayım. Daha doğrusu yaz geldi parmağımı kıpırdatasım yok ama bir bahane bulmam gerekiyordu. Sinsilik bizim göbek adımız genç!






Dediğim gibi yaz geldi. Gelmez olası geri zekalı mevsimden kaynaklı biraz hafif yemekler tercih etmemiz gerekiyor. Daha doğrusu ben şu an tribüne oynuyorum, keza 30 derece havada yağlı yağlı musakka pişiren adamım ben.

Gene de burada bir iki yüzlülük var yani. Sağlıksal sebeplerden dersin anlarım (aslında anlamam, hipertansiyon hastası adamım, hayatta da "hava sıcak, hafif yiyeyim" dediğim olmamıştır) ama bütün kış eskicinin leğeni gibi olan basenlerinden yazın utanıp bu yemeklere sarıyorsan, bu noktada sorun yemekte değil, eskici de! O adamı hiç gözüm tutmuyor.

Bir de sütçüler var. Bir dönemin seks sembolleri, bir dönemin ev kadınlarının kötü esprilere maruz kalma araçları. "Bu çocuk sütçüden mi?" yaklaşımıyla çocuğa travma yaşatan yılışık eş dostun.. cümleyi tamamlayamadım. Çok sinirlendim gerçekten. (yok la kelime gelmedi aklıma)

Aslında bu esprilerin gerçekleşmesinin tam zamanı. Bu 'sütçü' esnafı neden bir an da tekrar piyasaya çıktı? Her şeyin organiğini arzulayan bünyeler yüzünden değil mi? E bu durumda 'sütçü' nün kendisi direk organik olmuyor mu? Haydi hanımlar, haydi hanımlar haydiiii.. Tam zamanı, tam zamanı şimdiiiii..

Birinin kocası tarafından ağzım kırılmadan tarife geçiyorum.

Malzemeler:

5-6 Adet Pırasa ( Bu yazıda kendime söz verdim, malzemeleri bir şeye benzetmeyeceğim)

1 Adet Soğan

2 Adet Havuç (Bak misal; tarihte Havuç sebzesini 'sığır pipisi' ne benzetmişliğim vardır ama bu yazıda yapıyor muyum? Tabi ki yapmıyorum)

1 Çay Bardağı Pirinç

1 Çay Bardağı Zeytinyağı

1 Adet Kesme Şeker

1 Tatlı Kaşığı Tuz

Yarım Limonun suyu

4 Bardak Su


Yapılışı:

Öncelikle pirinçlerimizi güzelce yıkayalım ve suyunu süzelim. Daha sonra soğanımızı minik, minik doğrayalım. Pırasanın dış katmanını soyalım ve na böyle iki parmak kalınlığında keselim. (boyuna değil enine iki parmak.) Havuçları da halka halka doğradıktan sonra bir tencereye zeytin yağını alalım ve tabi ki ocağa koyup altını yakalım. Yoksa baştan yatar bu yemek. (Bana "tarifleriniz anlaşılmıyor" diye mail atan Amasya' lı Elif Hanıma buradan sevgilerimi yolluyorum ve daha anlaşılır olması için çabalıyorum. Elif Hanım bu malzemeler marketlerde ve manavlarda satılıyor)

Soğanı ekleyelim.



Daha sonra havuçları da koyalım.


Biraz rengi değişene kadar kavuralım ve arkasından pırasaları da ekleyelim.



Kapağını kapatalım ve orta hararetli ateşte bir süre ilişmeyelim. Ergen çocuğu olanlar kilitli oda ve banyo kapılarından bilirler bu ilişmemeyi. (10 dakika)

Daha sonra tuz ve şekeri ilave edip suyunu da koyalım ve karıştıralım.

Bir çatalla pırasaların ve havuçların yumuşayıp yumuşamadığına bakalım. Ben bu yöntemi ilişkilerimde de kullanıyorum. Kavgadan sonra beraber olduğum insanı çatalla dürtüyorum yumuşamış mı diye. Genel de "napıyosunnn be manyak" la sonuçlanıyor ama olsun, bence yöntem güzel.

En son pirinçleri de ekleyelim ve bir on dakika daha kısık ateşte pişirelim.



Altını kapattığımız zaman limonun suyunu da ekleyelim ve soğumaya bırakalım. Ne yapıyorduk? Lezzetini koruması için zeytin yağlılarımızı her zaman pişirdiğimiz kapta soğutuyorduk.

Not: Genelde her yazının sonuna not ekliyorum diye yazdım bunu. Yoksa bişi yok yani sıradan hayat işte.. Hadi afiyetle..

Ispanaklı Fırın Makarna

4 yorum




Bu aralar biraz keyifsizim. Neden ben de bilmiyorum. Mevsim değişikliğinden olabilir. Malumunuz dört mevsim yaşanan memlekette herkes bunalımdadır ve herkesin ki mevsim değişikliğindendir anasını satayım.






Gerçi bende gerçekten de öyle olması mümkün keza havalar ısınıyor. Rahmetli anneciğim bana hamileyken kutup ayısına mı baktı, ne yaptıysa (tabi canım 70'ler Türkiye'sinde köşe başında kutup ayıları falan görürdünüz) (hey gidi) bende bildiğin Husky ya da Kutup Ayısı tabiatı var. Sevmiyorum abi güneşi, sıcağı zorla mı? Nefret ediyorum hepinizdaaaaaaan ühühühühü!


Velhasıl yemek tariflerimi yazarken çokça eğlenen bir insan olduğumdan mütevellit; yazarken eğlenmeyeceğimi hissedersem yazmıyorum. Bu hayatın her alanında geçerli, misal biz de tüm erotik kanallar açık, (Kerim alırken öyle istedi) onda da eğleneceğimi hissetmiyorsam açmıyorum.

Geçenlerde bir arkadaşım yemeğe gelmek istedi. Ben de her sinsi gibi; hem yapımı kolay hem de havalı görünen bir şey yapayım dedim. Daha önce yapmadım ve her hangi bir yerden tarif okumadım ama sonuçta bu fırın makarna dediğimiz şeyin temelinin hepsi aynı.

Hadi yapalım! (Bu cümle bir an heyecanlandırdı seni itiraf et)

Malzemeler: 

1 paket fırın makarna. (Adı var mı bilmiyorum, kalın borular işte) (Rahat bırak kız kocanı!)
2 demet ıspanak
1 adet orta boy soğan. 
3 tatlı kaşığı tuz.
2 tatlı kaşığı karabiber.
1 su bardağı rendelenmiş kaşar peyniri.
1 Çorba kaşığı sıvı yağ
1 Çorba kaşığı tereyağ

Beşamel Sos İçin:

Aha Burada Var

 Öncelikle ıspanaklarımızı küçük küçük doğrayalım ve iyice yıkadıktan sonra yarım saat kadar sirkeli suda bekletelim. O arada soğanımızı da 'yemeklik' tabir ettiğimiz şekilde minik minik keselim. Ispanakları sudan alalım ve kurutalım. Daha sonra tavaya sıvı yağımızı koyalım ve soğanlarımızı ekleyelim. Soğan'lar çok hafif renk değiştirince (pembeleşince değil, soğan pembeleşmez sararır) ıspanakları da ekleyelim. 1 tatlı kaşığı tuz ve karabiberi ilave edelim.




Ispanak Ekim' de, Merve istedi diye buzzz gibi suya giren Berke'nin pipisi gibidir arkadaşlar. Koca koca demetler alırsınız, tencereye girince minnacık kalırlar. İşte orada soğuktan oluyor, burada sıcaktan. Sizinkinde sorun yok yani. Ya soğuktan, ya sıcaktan. Valla bak...


Ahahahahahah

Neyse. Dediğimiz gibi bu ıspanaklar piştikçe küçülecek. Çok çok kavrulmasına gerek yok çünkü fırında da pişecekler.






Şu kıvama gelince altını kapatalım ve bol tuzlu suda makarnaları haşlayalım. Onlar haşlanırken başka bir tencerede beşamel sos'u hazırlayalım.

Bu arada dikkat ettim; bazılarını bağrıma basmışım, bazılarına yüz vermemişim. Atıyorum "soğanımız" demişim de "makarnamız" dememişim. Bazılarını diğerlerinden çok mu seviyorum acaba? (Paranoyak oldum, sürekli nedenini bilmediğim bi'şeylerden kızılıyor, cevap verilmiyor falan. O yüzden açtım bu parantezi. Yok abi az, çok sevdiğim biri falan) Ah biz erkekler. Ahı ahı ahı. (fularlı adam gülüşü)


Makarna haşlanınca süzgece alalım ve tabi ki yıkamayalım. Makarna ile ne yaparsanız yapın, sakın soğuk sudan geçirmeyin. Bütün besin değerlerini yok edersiniz. Sıcakken tereyağını ekleyin ve güzelce karıştırın. Bu aynı zaman da Borcam'ın ya da tepsinin tabanına yapışmamasını sağlayacak.


Şimdi kabımızın altına makarnanın yarısını koyalım ve üzerine ıspanakları yayalım.






Sonra beşamelin yarısını ekleyip güzelce yayalım.






En son kalan makarnayla üzerini kapatalım ve beşamelin kalanını dökelim. Üzerine kaşar peynirini güzelce yayalım ve ve önceden 180 derece ısıtılmış fırında kaşarların üzeri kızarana kadar tutalım.



Ha artık o aşamada çok aç olursunuz, kaşarı maşarı fotoğraflamayı unutursunuz, kusura bakmayın da o da sizin mallığınız. Ha pardon benim mallığım değil mi?

Afiyet olsun ne diyeyim.


Not: Sağda solda "hamur işine boğdu bizi, ayı gibi olduk onun yüzünden" diyormuşsunuz. Delikanlı olun, yüzüme söyleyin olm! Bir daha ki tarif Zeytinyağlı Pırasa.

Kıymalı Kabak Graten Ve Güzel Bir Gün

0 yorum





Bugün gene "kısmi" kolay, pek lezzetli bir yemek yapacağız. Aslında fotoğrafları ayarladım, ekranı açtım ve daha o an üşendim yazmaya ama başladık bir kere.






Bir de yazarken burnum akıyor. Yemeği yaparken akmıyordu. Daha doğrusu sabah uyandıktan sonra bir saat oluyor bu. Hapşırıyorum falan. Nedendir bilinmez.

Başlıkta yazan "Güzel bir gün" ün ne olduğunu merak ettiyseniz nedenini söylemeyeceğim. Yok bu sefer ipneliğine değil, nazar değmesin diye. Cezam ve boykotum bitti diyelim. :gülücük :kalp :kalp

Var böyle insanlar biliyor musun? Yazdıklarının sonuna ":kalp" falan yazanlar. Bir yere bağlamayacağım, ilginç geldi ondan dedim.

Gerçi ilginçlik arıyorsak; telefonda 27 dakika gündüz program kuşağını anlatan arkadaşım da var benim. Müge Anlı giriş, Seda Sayan gelişme, Bu Tarz Benim sonuç.

Yemeğe geçelim değil mi?

Malzemeler:

3 Orta Boy Kabak (Bu sefer seviyesiz espri yapmayacağım)
1 Büyük Soğan
1 Kafana Göre Havuç
2 Bardak Oda Sıcaklığında Beklemiş Süt
3 Çorba Kaşığı Tepeleme un
1 Bardak Rendelenmiş Kaşar Peyniri (nagehan a. diye de bilinir)
1 Çorba Kaşığı Tereyağ
1 Çorba Kaşığı Ayçiçek yağı
Tuz, Karabiber, Kekik

Yapılışı:

Kabaklarımızı halka halka keselim. Kabuğunu soyup, soymamak size kalmış. Bunları bir tencereye alalım ve 15 dakika kadar haşlayalım.


Onlar haşlanırken kıymalı sosumuzu hazırlayalım. Tavaya ayçiçek yağını alalım ve soğanımızı biraz soteleyelim. Bu arada bu yemek fırına da girecek ama direk -atıyorum makarna da- kullanacağınız kıymalı soslarınızda önce kıymayı koyun, sonra soğanı. Daha sonra kıymayı ekleyelim ve biraz daha kavuralım. Bu aşamada bir çorba kaşığı domates salçası ekleyebilirsiniz. Ben beşamelli yemeklerde kırmızı-beyaz (Türkiyaaaaaaa) kontrastını seviyorum ama şart değil. Daha sonra rendelediğimiz havucumuzu da ekleyelim. Biraz sıcak su koyabilirsiniz, kurumasını engeller. Yeteri kadar tuz, karabiber ve kekiği ekleyelim ve altını kapatalım.


Süzdüğümüz kabaklarımızı fırın kabımıza dizelim. Üstüne kıymayı gezdirelim.





Şimdi beşamelimizi yapalım. Tencereye tereyağını koyalım ve eriyince eleyerek unu ekleyelim. Azıcık renk değiştirene kadar çevirelim. Daha sonra azar azar sütü ekleyelim. Çektikçe ilave edin. Karıştırma işlemini bir çırpıcı yardımıyla yaparsanız topaklanmanın önüne geçersiniz. Bu arada "topaklanma" kelimesi ne sevimli değil mi? Bak 3 kere arka arkaya sesli söyle çok tatlı oluyor. Buna da biraz, ımmm bir çay kaşığı kadar tuz ekleyin.Daha sonra fırın kabına dökün. Üzerine rende kaşarı da koyun ve 200 derece ısıtılmış fırında nagehan eriyene kadar (ortalama 15 dakika) pişirin. Afiyetler olsun.

Not: Kıymasız olarak da yapabilirsiniz. O zaman aroması keskin olsun diye beşamelin içine biraz muskat, yarım soğan, karabiber ve defne yaprağı koyun. Dökmeden soğanla, defne'yi çıkartmayı akıl edersiniz diye tahmin ediyorum.


















 

Hızlı Patlıcanlı Pizza,Boykot Ve Yas

2 yorum

Yani hızlı derken gene hamur mayalanması bekleyeceğiz tabi ama kısmen hızlı sayılır bana göre. Aslında "ne yemek yapsam" diye düşünerek buzdolabına bakarken aklıma geldi. Buzdolabına bakarken çok farklı duygular yaşarım ben. Aslında önceden yoktu fakat ne zaman yanan buzdolabı lambasını kırmızı ışıkla değiştirdik, o zaman oldu bizim dolap red light district.





Pizza'ya geçmeden; önceki tariflerdeki konuyu merak eden varsa; bişi yok. Geçen hafta boykot ediyordu beni, görmezden geliyordu yani. Neden olduğuna dair en ufak fikrim yok ama kendimi özel hissettim. Yani millet İsrail'i, Coca Cola'yı falan boykot eder, kız direk beni etti. Devlet gibi adamımdır arkadaşlar! ( bunu bir kaç gün önce yazmaya başlamıştım, boykotum kalktı gibi. En azından yazdıklarımı okuyor artık)

Bu arada ben direk yumulmak için yaptım, fotoğraf bile gelmedi aklıma, o yüzden süsleme falan beklemeyin anacım.

Malzemeler:

Hamuru İçin:

3 Su Bardağı Un
Yarım Paket Yaş Maya
1 Çorba Kaşığı Bal
1 Çay Bardağı Zeytinyağı
1 Tatlı Kaşığı Tuz
1 Bardak Su


Bu hamur tarifini unutmayın arkadaşlar. Çıtır çıtır, yok kıtır kıtır..ya işte yerken "çilak çlok" diye ses çıkartan hamur yok mudur? Ondan işte. Her türlü pizza ve benzeri üründe kullanabilirsiniz. Ayrıca halı, kilim, paspas kenarına, halıfleks kenarına overlok çekebilir, beş dakika da teslim edebilirsiniz.

Üzeri:

Konserve Közlenmiş Patlıcan
3 Adet Közlenmiş Konserve Kırmızı Biber
2 Su bardağı Kaşar Peyniri
1 Adet İrice Domates

Ve tabi ki içine katacağınız sevginiz.. Denyoysanız katın yani. Hatta yemek yaparken o kadar sevin ki;  soğanı öpün, biberi okşayın, doğayı sevin, yeşili koruyun.

Sevgi katıyormuş yemeğe.. Mal!


Şimdi genişçe bir kaba unumuzu alalım. Unu eleyerek eklerseniz daha yahşi bir sonuç alırsınız. Kullanmadan yarım saat önce dolaptan çıkarttığımız yaş mayamızı suya ekleyelim ve güzelce karıştıralım. Unun içine tuzu ekleyip elimizle şöyle bir karıştıralım. Bunu yaparken eğlenebilirsiniz. Misal sağ eliniz saat yönünde un ile tuzu karıştırırken, sol kalça lobunuzu da ters yöne çevirirseniz çok eğlenceli olur. Denemedim ama deneyen olursa bir video yollasın lütfen.

Her neyse..

Unumuzun ortasını açalım ve zeytinyağı ile balı ekleyelim. Mayalı suyumuzu eklemeden bunları güzelce bir karıştıralım. Daha sonra suyu da ekleyelim ve yoğurmaya başlayalım. Kıvamı için biz ne deriz? Genç kız memesi gibi olacak. 10 dakika kadar yoğurup karanlık bir köşeye alalım (mayalı hamurları asla aydınlıkta bırakmayın) ve üzerini nemli bir bezle örtelim. En az bir saat, daha iyisi üç saat kadar bekletelim.

Bu süreyi nasıl geçireceğiniz tamamen size kalmış.

Mayalanmış ve büyümüş hamurumuzu un serptiğimiz tezgaha alalım ve incecik açalım. Bu hamur italyan stil bir hamurdur ve ince açılması gerekmektedir.

Közlenmiş patlıcanlarımızı bıçakla iyice inceltip püre haline getirelim ve en alta yayalım. Daha sonra biberleri minik minik doğrayalım ve onu da üzerine yayalım.Dörde böldüğümüz domatesleri dört köşeye yerleştirelim ve kaşar peynirimizi ekleyelim. Önceden 180 derecede ısıtılmış fırında 10-15 dakikada pişecektir. Yerken beni analım...





Not: Bugün aslında çok acı bir gün. Yiğidimiz, aslanımız bugün katledildi. Vatansever ve iyi polis olunabileceğini kanıtlayan Gaffar Okkan' da öyle. Eski dış işleri bakanımız, beyefendiliğin, asaletin ve dürüst siyasetin simgesi İsmail Cem'i de 24 Ocak'ta kaybettik. Aslında hepimizin kim olduklarını bildiğimiz katiller hala bulunamadı. Uğur Mumcu o zamandan bugünler için bizleri uyarmıştı. Onu öldürtenler mezarlarında çürüyecek ve kimse onları anmayacak. Uğur Mumcu ise fikirleriyle, güzel yüzü ve kalbiyle nesilden nesile anılacak. Hepsini saygı, sevgi ve özlemle anıyorum..




Pideli Köfte (Çökertme Kebabı)

2 yorum





Selam Biriciklerim;

Nasılsınız? Çok oldu değil mi görüşmeyeli? Bi dakka lan çok olmadı, galiba son tarifi 2-3 gün önce yazdım. Neyse, neyse. Çokluk göreceli bir kavramdır.




Önceki yazımda bahsettiğim insanla ilgili çok soru aldım. Tamam çok değil, sadece 2 tane ama olsun. Öncelikle; evet tanımıyorum kendisini. Daha doğrusu bir sosyal medya (bu da ne demekse, çok salakça geliyor bana) platformunda takip ediyorum baya bir süredir. Gözlem süreci gibi. Bu süreçte tanışmama durumumuzda bir farklılık yok. Çok nadir de olsa yazdıklarıma cevap veriyor. Tabi bu noktada ona hak veriyorum, yani kendisi şu aşamada çocuklarımın anası (Ali İsmail ve Berkin) (kız ismi bulamadım, "kırmızılı kadın" isim olmaz değil mi?) olacağını bilmediği ve çok nefis bir insan olduğumun farkına varamadığı için, haliyle şu an bana karşı çok mesafeli. Gene de çok umutluyum.. Bence bir arada muhteşem olacağız. Şöyle düşünelim;

Bernard Shaw'un meşhur anektodunu bilirsiniz; "Ya Güzelliği Benden, Zekasını Sizden Alırsa?". Şimdi ben çok zekiyim ya, güzel kadınla beraber olduğumda, (çok güzel lan) kadının kısmi olarak aptal olması beklenir ataerkil'ce. İtiraf et sende bekledin aynı şeyi??!! Hahaaaayt kız çok zeki olm! Yaniiiii hem güzelliğini, hem zekasını anasından (oyyy gurban olurum) alabilir.

Sanırım yaştan ve babamın baskılarından (kendisine amca diyen insana saldıran, 72 yaşında ki babamın) kaynaklı hep çocuktan gittim. Yani çocuk konusunda hala çok fazla tereddütüm var ama sonuç olarak bahsettiğim insanla ikimizin çocuğu olsa; kız olsa Emine Ülker Tarhan, erkek olsa Muharrem İnce oradan hesapla.

Hiç tanımadığın karşı cinsin ilgisini çekmek internet platformunda çok zor. Aslında becerdim bir kere, sağolsun bilmem kaç senelik arkadaşlarımla muhabbetimizi okuyup benim önüme gelene yazılan bir yapım olduğuna karar verdi ama bunlar aşılabilecek şeyler. Şimdi düşündüm de; onlar aşılırda, hiç tanımadığı adamın kendisiyle ilgili evlilik fantezisi kurmasını aşamayabilir. Hatta okusa sanırım arkasına bakmadan kaçar da, okuduğunu sanmıyorum. Okumuyordur değil mi lan?

Neyse dua edin kardeşiniz için, hissediyorum her şey çok güzel olacak ve çok mutlu olacağız.

Ha yemek anlatacaktım değil mi.. Kaptırdım gidiyorum ama kusura bakmazsınız, hepimiz hayatımızın bir yerinde "gözleri ahu dilber" için aptallaşmışızdır.

Şimdi bugün yapacağımız yemeğimiz cidden çok basit ve inanılmaz lezzetli bir yemek. Eski yazılarımın birinde yemeğin başına "yalancı" sıfatı eklenmesi ile ilgili görüşlerimi anlatmıştım. Buna da "yalancı iskender" falan dendiğini duydum.

Bakın, demeyin! Cidden kalbinizi kırarım! Ne alakası var lan?

Tamam prosedür aynı olabilir, Bursa'da yemeğin çıkışı "İskender'in Ucuzu" olarak olmuş olabilir ama bu size,  yemeğe yalancı deme, duygularını örseleme hakkı verir mi?!

Başlığa "Çökertme Kebabı" da yazdım, çünkü bazı illerde yemek bu isimle servis ediliyor ama aslında gerçek Çökertme Kebabı bambaşka bi'şey.

Malzemeler:

Köfte İçin:

Lütfen beni yormayın, şu Köfte tarifini kullanın. Bire bir aynısı olacak fakat az daha küçük köfteler yapacağız. 12 tane falan olacaklar.

Pide:

Sonuçta sadece kadınlar okusa da, ben bu tarifleri hep erkekler için yazıyorum. Yani bana sorarsanız ya fırın'dan ramazan pidesi alın, ya da her mahallede olan kebapçılara tırnak pide yaptırın ama illa ben yapacağım derseniz;

3 Su Bardağı Un
Yarım Paket Yaş Maya (1 bardak ılık suda eriteceksiniz)
1 Tatlı Kaşığı Tuz

ile yoğurduğunuz hamuru 1-2 saat kadar üzeri nemli bir bezle dinlendirin. Daha sonra minik toplar yapın ve biraz da tezgahta dinlendirin. En son yuvarlak yuvarlak açıp üzerine iki elinizin tırnaklarıyla verev çentikler atın. Sonra isteğinize göre 1 yumurta sarısı ya da sulandırılmış yoğurt sürerek fırının ızgara bölümünde 10-15 dakika pişirin. Bu yemek için soğumasını bekleyin.

Sos:

Klasik bir İskender sosu yapacağız. Oldukça basit ve lezzetlidir. Mantı, kıymalı börek veya benzeri yemeklerin hepsinde kullanabilirsiniz.

1 Çorba Kaşığı Domates Salçası
1 Çorba Kaşığı Tereyağ
1 Bardak Su (asla musluk suyu kullanmayın, sadece bunda değil hiç bir yemekte)
1 Tatlı Kaşığı Tuz
1 Adet Kesme Şeker

Son Dokunuş:

Islak bir öpücüğe eşlik eden eliniz sırtında olsun.. yok lan bu değil kafa gitti gene. Hah, genel tarifte çok çok ince kesilmiş patates kızartması var. Benim gibi o an üşendiyseniz ve yalnız yiyecekseniz , (duy bu haykırışları) hazır patates kullanabilirsiniz. Ha çok mu şart, yok değil bence.

Yapılışı:

Köftelerimizi yağsız tavada önlü arkalı 2-3 dakika çevirelim. Tamamen pişirmiyoruz çünkü fırına girecek. Daha sonra küp küp kestiğimiz pideleri fırın kabımıza yayalım.







Şimdi sosumuzu hazırlayalım. Tereyağımızı bir sos tenceresi ya da tavada eritelim. Kokusu iyice çıksın ama yanmasın. Daha sonra salçamızı koyalım ve biraz kavuralım. Suyu ve şekeri ilave edelim. Neden şeker koyuyoruz? Asidik dengeleyici olsun diye. Bi bok anlamadan benim dediğimi doğru kabul ettiniz değil mi? Hep böyle yapacaksınız! Kısık ateşte biraz fokurdadıktan sonra tuzu da ekleyelim o bir köşede dursun.

Önceden 180 dereceye ayarlanmış fırınımıza pidelerimizi koyalım. 2-3 dakika hafif renk değiştirene kadar pişsinler. Daha sonra çıkartıp köftelerimizi üzerine dizelim..



Sonra sosumuzu üzerinde gezdirelim.




Ve tekrar fırına atalım. 10 dakika kadar daha pişecekler. Sos pideleri sulandırdığı için yanmayacaklar ve köftelerimiz pişmeyi tamamlayacak.

Ruhu obez insanlar yemekle bağ kurar; "pidelerimiz, köftelerimiz" gibi kelimeler kullanır, yadırgamayın.

Fırından çıkarttık, üzerine kızarttığımız patatesleri koyduk. Bu şekilde servis edebilirsiniz ama esas lezzetli olanı erittiğimiz 2 çorba kaşığı tereyağını servisten önce üzerinde gezdirmek. Tabağa yanına yoğurtta koyabilirsiniz ama ben bu mazlum'a daha da İskender yakıştırması yapmamak için tercih etmedim. Afiyet olsun ve Forever Fly!


Not: Charlie Hebdo; En büyük silaha sahiptiniz, mizaha. Diktatörler en çok sizlerden korkar, korktular da! Mizahi ancak zeki insan anlar. Gelişmemiş, toplumsal kompleksli halklar da
rüzgar esse inançlarına değer, çünkü inançları kendi içlerinde oturmamıştır. Oksijen dahil her şeyi yaratacak kudrette yaratıcıya inanırlar da, akıllarınca o yaratıcı adına hesap sorarak inandıkları dinin en büyük günahlarını işlerler.

Gelişmiş toplumlarda birey "benim inancım bana aittir" der. Makarnaya dahi tapsa, tv'de o makarnayı haşlanırken izlediğinde inancına hakaret kabul etmez. Ne yazık ki Müslüman toplumlarda inanç cehaleti besler, cehalet, nefreti. İlk emri "oku" olan dinde kimse okumak istemez, sadece nefret kusar.

"İslamofobi" var derde, niye var diye düşünmez. Cehaletin temelidir, herkes sana karşıdır da, sende asla kusur yoktur. Bu utanç sadece bizim değil, tüm Ortadoğu'nun aslında. Mekanları güzel olsun..

 
  • Erkeklere Yemekler © 2012 | Designed by Rumah Dijual, in collaboration with Web Hosting , Blogger Templates and WP Themes